Oğuzhan Kılıçarslan Makaleleri

Neleri Kaybediyoruz, Neleri?

Neleri kaybediyoruz, neleri… Kimliğimizin içine çökmüş bizi hiçbir şeyin değiştirmesine izin vermiyoruz. Başka kültürlerden kaçıp sadece kendi doğrularımızla yaşıyoruz. Oysa ki yaptığımız kendi doğrularımızın başkaları için büyük yanlışlar olduğunu unutuyoruz ya da unutmak istiyoruz.

Birkaç örnek vereceğim. Zamanında babam İstanbul’da gemiyle adalara giderken bir turist gelmiş oturmuş yanlarına. Bir kalem gibi bir şey çıkarmış. Üç katmış ve uzata uzata bunu flüt haline getirmiş ve gemide başlamış çalmaya. Babam o zamanlar 16-17 yaşlarında ve yanında amcam da var. Amcamın İngilizcesi de iyidir. Turist ha bire çalıyormuş babamında başı şişmiş, farklı bir müzik kültürü olduğu için hoşuna da gitmemiş. Amcama sormuş ne diyeyim de susturayım bunu, başım şişti diye söylenmiş. Amcam da bed (kötü) de demiş. Babam da gitmiş hello ile girmiş muhabbete turist de hello diye cevap vermiş turist flüt’ü göstererek good (iyi mi) diye sormuş,babam bed ,bed (kötü,kötü) demiş turist sory sory (üzgünüm,üzgünüm) derken babam very bed (çok kötü) demiş,turist çok çok özür dileyerek flütü tekrar kalem haline getirerek oradan uzaklaşmış.İşte şu kültüre bakın turist kendi kültürüyle çok çok kendinden ufak bir kişiden özür dileyerek almış flütünü ve oradan uzaklaşmış.Biz olsak hey gidi külhanbeyli,sen kime karşıyorsun,sen ne diyorsun,çalarım çalarım sana ne demediğimiz mi kalır bir de üstüne bir yumruk bile indiririz.İşte kültür farkı adamlar zamanında bizden almışlar sistemi,bizden öğrenmişler teknolojiyi şimdi bizden yükseğe çıkmışlar,İslam’ı yaşayan bizler en yüksek kültür seviyesini,en ahlaklı davranışları sergilememiz gerekirken,kitapları değişime uğramış diğer din mensubu insanların bizlere verdiği bu ahlak,kişiye saygı kuralını nasıl da uygulayamıyoruz?Nasıl yapamıyoruz?

Sokakta adamın biri yere tükürse gayet nazik bir şekilde anlatsak beyefendi,hanımefendi neyse;artık böyle tükürmeyin,tükürmek hoş bir davranış değil desek,diyebilsek,Ama biz hep korkuyoruz,karşıdaki adamla kavga çıkacak diye.Sen nazik dedin de kavga mı çıktı?Ama sen gitte hop hemşerim buralara tükürme,ayıp oluyor gibi biraz daha sert bir üslup kullanırsan o zaman kavga da çıkar,savaş ta…Aynı şekilde kırmızı ışıkta geçene de söylemeliyiz,Yere çöp atana da…Ehliyet almaya giderken trafik hocam vardı,bir anısını anlattı Almanya’da yaşamış bu olayı.Bir cadde’den geçiyormuş ve yere çöp atmış,sigara kabı.Bunu attığı caddedeki bir evde oturan bayan görüyor ve polisi arıyor.Polis hocamı bir sokak ileride çeviriyor ve sen oraya çöp attın diyor.Hocam yok atmadım dediyse de şuradaki bayan seni görmüş ve seni bize şikayet etti diye iletince hocam özür diliyor ve belki de bizim şu anki asgari ücretimiz kadar bir ceza ödüyor ve hayatı boyunca daha yere sigara kabı atmadığını söylüyor.İşte kültüre bakın.Bizde bırakın çöp atınca ceza almayı trafik cezaları bile ucuz.Adam içkili araba kullanıyor,ohh nasıl olsa ceza az,kaza da yapsa alırım ehliyeti,öderim cezayı diyor geçip gidiyor.Caydırıcı bir ceza olsa var ya o adam daha ömür billah içkili araba kullanır mı?Taksi tutar,şoför tutar gene de içkili araba sürmez.

Bir örnekte bizden vereyim.Birisinden dinledim bunu.Kayseri’de oluyor bu olay.Köylüler muhtarla meclis yapıyor her seferinde muhtarı seçiyorlar köye.Muhtarda adamlar fakir olmadığı halde adamlara fakir diye YEŞİL KART çıkartıyor.Adamın oysa ki traktörü,evi,arazisi, her şeyi var.Üstelik oğlu Almanya’dan geliyor Mercedes arabayla.Köylülerden biri gidip adama bu yaptığın hak mı diyor,o kadar yoksul insan varken sen bu parayı alıyorsun,başkalarının hakkına giriyorsun neyin eksik diye söyleniyor.Anammm,sen misin bunu diyen.O köylü;sana ne be diyor,sen ne karışıyorsun,o benim yaşlılık param diyor ve belki şu anda da hala tıkır tıkır YEŞİL KART’dan faydalanıyor.

Başka bir örneğe geçeyim,ülke olarak da zamanında bu ülkeyi batıran pek çok başkanla karşı karşıya geldik.Şu an da hala yarım duran Barajlar,Hastaneler,Okullar,Eğitim Akademileri,Yaşlı yurtları v.b. pek çok atıl yarım kalmış yatırım var.Adamlar söz veriyor beni seçin onu yapacam,bunu yapacam.Halk seçiyor onu.Adam başa bir geliyor başlatıyor da projeyi ama asıl olarak şunlarla ilgileniyor.Nasıl olur da bu milletvekilliğiyle biraz daha haksız kazanç sağlarım.Geçmişte bunların pek çok örneğini gördük.2004 seçimleri öncesi bizim mahalleye ne partiler geldi hepsi de ben onu yapacam,bunu yapacam,sizlere şunu verecem dedi.Sonra kalemler,çakmaklar,not defterleri dağıttı promosyon.Ama bir parti geldi,başkan dedi ki ben ona buna söz veremiyorum.Başa gelince her şeyin en iyisi için çalışacağım ama boş ümitler boş hayaller vermek ve yalancı çıkmak istemiyorum dedi.Hiç bir şey de dağıtmadı promosyon ve halk onu seçti.Şu anda tıkır tıkır koskoca bir ilçeyi yönetiyor.Helal olsun diyorum,Türkiye’mizin bu gibi ağabeyleri ihtiyacı var.Bizleri ancak bunlar kurtaracak.

Bir sözümde Avrupa Birliğine.Geçen gün İngiltere’de oturan Müslüman ailenin kapalı bir kızı okula alınmadığı için açtığı davayı kazandı ve herkes din ve yaşamında özgürdür,dini inançlarına göre yaşamasına kimse karışamaz ibaresinde kızın okula kapalı gitmesine izin verildi ve İngiltere’de şu an bu uygulanıyor.Biz ise hala bu soruna takıldık kaldık.Ne olacak kapalı bir insan okula gitse,ne yapacak okulu mu çökertecek,zararlı mı olacak.Kime ne zarar edecek,tüm insanlar gibi okumaya çalışıyor bu insanlar,tüm insanlar gibi okuyup Türkiye’ye faydalı bir insan olmak istiyorlar.Bu mu günahları,bu mu suçları.Ben bunu anlayamıyorum.Laik bir ülkeyiz evet Din işleri ile Devlet işleri birbiriyle ayrılmıştır.Yalnız Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’da kapalıydı.Bu kapalıların okula gitmesiyle Din ile Devlet işleri birbirine mi karışacak anlayamıyorum.Yakında AB ,nüfus cüzdanlarımızdan ve okullarımızdan DİN ibaresini de kaldıracak,kaldırmaya çalışıyor.Amaçları mı ne?Türkiye’yi dinsiz yapmak.Zamanında bir hoca demiş,Ermenilerin baskısıyla yeri gelecek,bu ülkedeki tüm yarım Müslümanlar dinsiz olacak.Evet bu konudaki son sözüm şu Türkiye’ye bir yıl içinde 36.000 kilise yapılmış ve üniversite çağındaki gençlerimiz kendilerine bu kurumlarca verilen burslardan sonra buralara çekilmeye başlanmıştır.Biz ise hala durarak seyretmeye devam ediyoruz.Edelim bakalım senin oğlun veya kızın gelerek baba ,anne ben hristiyan oldum deyince istediğimiz kadar çığlık atalım,kime duyuracaksın sesini.Boş yere kafanı duvarlara vuracaksın ama ne fayda.Bu günü dünden düşünmek,bu günde yarını düşünmek için daha neyi bekliyoruz???Uyan Türki Milleti,Uyan…

Son cümlelerimi şöyle bitirmek istiyorum.Yanlışları düzeltmekten kaçmayalım.Üstüne gidelim.Sen kaç,o kaçsın,ben kaçayım kim düzeltecek bunları?Söyleyelim nazik bir üslupla,ne kaybederiz?Daha iyi bir topluma,daha ileri kültür seviyesin erişmiş tüm insanların yaşadığı,daha güzel,daha mutlu,daha büyük bir Türkiye için el ele diyorum ve herkese çalışmaya çağırıyorum.Atatürk’ün dediği gibi “Türk;Öğün,Çalış,Güven”

Bir önceki yazımız olan Müşteri Hizmetsizliği başlıklı makalemizde makale köşe yazısı, Müşteri Hizmetsizliği ve oğuzhan kılıçarslan hakkında bilgiler verilmektedir.