Bizden Sonrakiler Bizim Hangi Mirasımızla Övünecekler
Her sene gitmeye çalıştığım memleketimden yine geldik gurbet diyarlara. Bu gurbet diyarlarda bu lüksü, kaliteyi görünce söylenmeden edemiyorum neden benim memleketim geri kalmış diye.
Köyümü gözümün önüne getiriyorum. Kurtuluş savaşından sonra yurt genelinde büyük atılımlar yapılmış. Eski insanlar önderimizin dediği gibi “Çalışkan Türk” kimliğine uygun kişilermiş. Şu an köyde kullandığımız kara taşlardan örülmüş eski patika yollar kim bilir hangi nasırlı ellerle, hangi insanların çalışmalarıyla yapıldı. Eskilerden miras kalan şeyleri gördükçe biz diyorum, bizden sonraki nesle miras olabilecek ne bırakacağız. Bizler övünüyoruz eskilerimizle, onu yapmışlar bunu yapmışlar diye. Ama bizden sonra ki nesil bizim neyimizle övünecek. Her şeyden kaçan, çalışmayan bir nesil yetişiyor. Hemşerim gel şu taşı beraber kaldıralım dediğinde ortalıkta kimsecikleri bulamıyorsun. Ama boş boş muhabbetler olan yerde bir sürü insan yığını buluyorsun. Üstelik konuşulan konuda eskilerimizin tecrübelerini anlatan, sıcak muhabbetlerini gösteren sohbetler değil, tam aksine o ne yapmış, bu ne etmiş, onun buyu var gibi dedikodu içerikli konuşmalar.
İşte hemşerilerim, sonra da deriz; biz neden adam olamıyoruz, yok buradan adam çıkmaz, gibi kelimeleri sıralamaya. Ne olacak bizlerin hali. Sadece kendi için çalışan nesillerle dolmuş ortalık. Yolda bir taş ayağına takılsa aynı taşı yerinde bırakıp gider bizim insanlarımız. Hiç demez ki bu taşa ben takıldım, kaldırayım bari benden sonrakilerde benim gibi takılmasın diye. Oysaki bu konu ile ilgili bir hadis bile mevcuttur. Denilmektedir ki, “kim ki insanların önünden bir engeli kaldırırsa bende onun ahiretteki önündeki zorluklardan birini kaldırırım.” İşte böyle güzel bir müjde bile varken herkes bana dokunmayın, ne yaparsanız yapın zihniyetine bürünmüş. Herkes kendi düşünce yapısının içinde dönüp dolaşır hale gelmiş.
Şu an güzelim cennet Karadeniz’de hangi köyün her şeyi tam. Hangi ilçenin her şeyi tam. Kaynak yoksunluğundan yollarımız yarım, sularımız eksik,elektriğimiz kesik. Bütün bu sorunları gören insanlar tatil havasıyla soluyup kaçmakta bu diyarlardan. Oysaki orada bizlerin mirası barınmakta. Yoktur ki bir köyden de birisi çıkıp, şu köy yolumuzu yapalım, bizden sonrakilere miras bırakalım. Yoktur ki köyden bir kimse çıksın, su sorunumuza çözüm bulalım, bizden sonraki nesil susuzluk çekmesin.
Nesil gittikçe bencilleşmekte, sadece kendini düşünmekte. Oysaki eskilere baktığımızda bizler için yapılıp bırakılmış yolları, patikaları, su çeşmelerini görüyoruz. Onlarda insandı, dedelerimizdi, ninelerimizdi. Nasırlaşmış elleriyle üşenmeden dimdik yollarda patikaları Karataşlarla örmüşlerdi. Çeşmeler yapmışlardı. Yollar getirmişlerdi. Ama bizler ne yapıyoruz memleketimiz için. Lafa geldiği zaman mangalda kül bırakmayan bizler ne yapabildik memleketimiz için.
Yok hemşerilerim yok… Çalışmadan ne olmuş ki bizim memleketimiz iyileşsin. Bizim insanlarımız rahat etsin. Eskilerimizden bazıları köye yol gelirken kendisi atmış dozerin önüne, bahçeme girme diye. Sonradan ölüm zamanı yaklaşınca anlamış hatasını. Şu an yol olamasaydı ne ekmeği çıkıyordu köylere, ne sebzecisi, ne tüpçüsü, ne dondurmacısı… Ama maalesef ki içimizde hala böyle insanlarımız var. Bir ocak fındık için yine yatacaklar var dozerin önüne. Oysaki mantıklı düşünüldüğü zaman bahçenin tamamı bile gitse ne olacak? Her hanenin önüne yol gelse ne olacak? Neden insanlarımız hala tehlikeli asma köprülerden geçsin? Neden şu gurbet diyarlara harcadığımızın bir miktarını memleketimize yatırmayı denemeyiz?
Lükse geldiği zaman mangalda kül bırakmayan bizler, köy yerine dikeriz villa tipi evleri, çekeriz altımıza en lüksünden arabayı. Birde o arabaları vururuz o çamurdan bozma yollara. Hiç mi vicdanınız sızlamaz, milyarlıkları o yollarda çürütmeye. Nineleriniz çamurlar içinde yürürken hiç mi gönlünüzden bir şeycikler kopmaz. Su yok, su yok diyoru oysaki Karadeniz baştan aşağıya su yataklarıyla dolu. Ama yine çalışacak adam yok, bir kişi demez ki sondaj yapıp su çıkarayım. Şunu düşünür bencil insanlar, neden hep ben yapayım,benim suyumdan başkası neden faydalansın? İşte hep böyle dünyalık düşünceler yüzünden hiç bir şeyler yapılmıyor Türkiye’nin cenneti sayılan yeşil ve maviler üstüne kurulu Karadeniz de. Ahiretlik düşünse o vatandaş, o sudan her su kullanandan o kişiye kıyamete kadar sevap yazılacak. Bunu bir düşünebilsek zaten memleketin her yeri eksiksiz bir şekilde donatılırdı.
İşte böyle hemşerilerim, yatarak bir şeyler yapamayız asla. Şu gurbet yerlere verdiğimiz yüksek meblaların, yatırımların bir kısmını göç ettiğimiz ama hep kalbimizde olan şu Cennet Karadeniz’e yatırabilsek çözülecek tüm sorunlar. Bunun için herkesi birlik ve beraberlik içerisinde duyarlılığa davet ediyorum. Daha güzel, yolları yapılmış, su sorunu kalmamış, yaşanabilir bir memleket oluşturabilmek dileğiyle saygılar sunuyorum.
Bir önceki yazımız olan Her İşte Bir Hayır Vardır başlıklı makalemizde Her İşte Bir Hayır Vardır, Köşe Yazısı ve makale hakkında bilgiler verilmektedir.