Oğuzhan Kılıçarslan Makaleleri

Yine Başladı Yaz Sevdalıkları

Havaların ısınmasıyla insanın içindeki pozitiflikte nedense artıyor. Psikoloji uzmanları bile güneşe bakarak insanın mutlu ve pozitif olabileceğini söylüyor. Çünkü güneşin vermiş olduğu ışık ve sıcaklık insandaki mutluluk hormonlarını harekete geçiriyormuş.

Şahsen bende bunu doğruluyorum. Nedense kapalı havalarda daha çok canım sıkılıyor ama güneşli havalarda daha hareketli oluyorum. Gezip bir şeyler yapasım geliyor. Sanıyorum ki bir çoğununuzda da durum aynı.

Hal böyle olunca da insanlar yaz aylarında tatil için değişik yerleri tercih ediyorlar. Buralarda da pek çok yeni arkadaşlık başlıyor. Özellikle tatil yerleri başta olmak üzere ve havanın ısınmasıyla daha rahat elbise giyimi artınca bakışmalar da haliyle artıyor!

İnsanın doğasından gelen en önemli şeylerden birisi de sevme güdüsü. İnsan yeter ki sevmek istesin, her şey sevilebiliyor. Bazılarımız bitkileri çiçekleri seviyor, bazılarımız hayvanları , bazılarımız denizi, bazılarımız dağı ve bazılarımız insani ilişkileri…

Gençlerde bu durum ise gençlik durumuyla alakalı olarak insanlara kayıyor ki bu karşı cinslere odaklanma şeklinde devam ediyor. Yaz aylarında artan bir aşk trafiği gençlerin sosyal yaşamının bir parçası. Her yaz tatile bir yöreye giden insanların o yöreden değişik arkadaşlıklar kurarak dönmesi hem “çevre” dediğimiz arkadaş ortamını genişletiyor hem de farklı duyguları da beraberinde getiriyor. Bu yazıyı okuyan yaş ortalamasını tam kestiremiyorum ama gençseniz zaten yaşıyorsunuz , bir yaşın üstündeyseniz de gençliğinizde mutlaka yaşamışsınızdır.

Bu ara nedense arkadaşlarımın aşk hikayelerini dinlemek zorunda kalıyorum. Ama nedeni de belli değil mi aslında? Yazımın başında dediğim gibi güneş açtı…

Her sene birisini sevmek ne kadar doğru bilinmez. Sanki bir eşya kullan at gibi. Ne garip değil mi? Yıllık , aylık , haftalık derken artık günlük aşkları da görür olduk. Bunun adı da oluyor yaz sevdalıkları…

Şahsen ben bir kişinin mevsimlik meyve gibi, bir anda ortaya çıkıp kaybolması gibi sevmesini tasvip etmiyorum. Eskilerimiz hep derler şimdiki nesle bakarak… “Ah ahh. Nerede kaldı o eski sevdalıklar. Babaannenle evlenene kadar öyle maceralar yaşadık ki…” Bu yazının devamını pek çoğumuz dinliyoruzdur yada dinlemişizdir. Büyüklerimizin anlatış anındaki yüz tebessümlerini ve mutluluklarını görmek ise bambaşka bir duygu değil mi?

Sahi gerçekten kaldı mı öyle sevdalıklar? Yazlık , kışlık değil adam gibi sevdalıklar… Artık kurulmuşuz bir para düzenine sevdayı düşünen kim diyordur belki bazılarımız… Hoş yalanda sayılmaz hani. Öyle bir düzene oturtulmuşuz ki hele şu canına yandığımın İstanbul’unda; paradan başka bir şey düşünemez olduk. Ne akrabalık kaldı ne komşuluk. Sahi biz nereye gidiyoruz?

Avrupa’daki ülkelerin hiç birinde Türkler gibi birbirinin evine akşam oturmasına gitmek diye bir şey yokmuş. Oturup beraber bir masada yemek yemekte yokmuş. Onlar gündüz görüşürlermiş merhaba, merhaba… Bizim gibi “haydi bu akşam bacanaklara gidelim” yada “Hatun ara da kardeşin bize gelsin bu akşam bize oturmaya. Yemek yer , çay içerde laflarız biraz…” Ne kadar hoş değil mi? Yeryüzünde Türkler kadar bu kültürün gelişmişliği başka yerde yok diye söyleniyor. Belki de doğrudur. Çünkü Dünya paralel ve meridyenlerine göre her ülkenin bulunduğu coğrafik alandaki insan yapısı da değişiyormuş. Ama öyle sanıyorum ki böyle yaz sevdalıkları , kış sevdalıkları derken ne gerçek aşklara şahit olacağız , ne de bizden sonraki nesiller bizleri ağızları açık şekilde mutlu aşklarımızı anlatırken dinleyebilecekler…

Artık günlük yaşıyoruz. Ne dünümüzü hatırlıyor ne yarınımızı düşünüyoruz. İşte böyle yaz sevdalıklarıyla geçinip gidiyoruz. Sokakta yürürken baylar için söylüyorum, karşıdan güzel bir bayan gelir. Bir bakarsınız komşunun kızıdır. Tatil için gelmiştir oraya. Allem ederiz kalem ederiz , hayalini kurarız. Tanışırsak bir şekilde o yaz o aşkı yaşarız. Yok tanışamazsak kendi kendimizi o yaz boyunca yer bir daha ki yaz gelecek mi acaba deyip umutlar kurarız. Oysa bir daha ki yaza kadar neler geçmiştir neler. Bayanlar için ise gelen bin bir teklifin arasından birisini seçip sezonu geçirmek olabilir. Nasıl olsa bölgeden uzaklaşınca irtibatta kopuyor. Telefon numaranı değiştirip msn adresinden de blokladın mı ohh tamamdır bu iş…

Bu durumu yaşayanlar bilir. Herkes için geçerli değil elbette. Nasıl bir elin beş parmağı bir değilse insanların yapısı da bir değil. Bu yaz sevdalıklarının içinden devam edenler yok mudur? İlla ki vardır mutlu sonla bitenler ama istisnadır. Günümüzdeki aşklar hele ki zenginlik üstüne kurulu olduğu için…

-Aman paralı partner bulayım da rahat edeyim.
-Sevmişim sevmemişim kimin umurunda.
-Zamanla severim herhalde.
-Sevemezsem de tazminat alır boşanırım.
-Ne olacak ki canım… Değil mi yani!
-Yeter ki cüzdanım dolu olsun.
-Hem seveceğim de ne olacak.
-Kuru ekmekle hayat gider mi?

İşte buna çok kızıyorum. Hiç kusura bakmasın “BÖYLE DÜŞÜNEN BAYANLAR” ‘dan tiksiniyorum. Ne demek yani sevgi olmasın cüzdanım dolu olsun. O zaman senin için kiminle aynı evi (!) paylaştığın hiç önemli değil. Her yola gidersin sen… Anlayana!

Diğer kısmı içinde elbette bir kuru ekmekle yaşam gitmez. Mücadele edeceksen olur her şey. Karı koca çalışıp beraber bir evi yürüten ve haftada bir gün zar zor birbirinin yüzünü görüpte yaşamaya çalışan ne kadar aile var. Bunları görmemezden gelemeyiz değil mi? İşte böyle her zorluğa karşı bir olupta yaşamayı beraber sürdüren ve birbirlerine gönülden bağlı ailelere selam olsun… Gelecek nesil de umarım bu yoldan gider de imkansızlıklar , hayat koşulları deyip saldım çayıra mevlam kayıra yapmazlar. Bir şey için mücadele etmeden kimse gelip size onu vermez. Peşinden koşacaksınız, yorulacaksınız ki onu elde edebilesiniz…

Sonuca gelecek olursak son günlerde çok duyduğum bu “Yaz Sevdalıkları” kavramından usanma geldi. 2 aylık sevda ile kimin ne yararı oluyorsa varın devam edin ben susuyorum. Ama birbirlerini ömür boyu sevebilecek şekilde adım atan çiftlerin önünde de saygıyla eğiliyorum. ALLAH gönlünüze göre versin. Haydin selametle…

Bir önceki yazımız olan Dernekler Can Çekişiyor! başlıklı makalemizde Dernekler Can Çekişiyor!, Köşe Yazısı ve makalesi hakkında bilgiler verilmektedir.