Oğuzhan Kılıçarslan Makaleleri

Ürettiklerimizi Pazarlayabilsek

Yöremizde kış aylarında ayrı bir geçim kaynağıdır Mandalina…

Ağacı çok olan köylüler, fındıktan sonra ek bir gelir kapısı olarak görür mandalinayı. İyi bakılmış ağaçları aratmaz diğer bölgelerin meyvelerini.

Fakat gelin görün ki ortada bir sorun bulunmakta. Bizler gurbette kilosuna 1 YTL verirken, cennet memlekette kilosu 25 kuruşa gitmektedir. İşin ilginç yanı memlekette bu kadar potansiyel varken yine memleketin marketlerindeki Adana, Mersin’den gelen mandalinalar 1 YTL’ye yakındır. İşin diğer ilginç bir yanı da halkımız köylerdeki tazelerini bırakır, gider marketten alır. Üstelik aradaki 3 kiloluk fiyat farkına rağmen…

Bu işi düzenlemenin yolunu düşündüm kendimce. Memleketteki marketlere çağrı yapmakta buldum sonucu. Adana’dan meyve getirileceğine, memleketimin imkanları değerlendirilsin. Hem marketin cebinde kalsın fazla verilen para, hem de köylü insanlarımızın cepleri rahat etsin.

Bu konuda bir kota konulabilir. Nasıl ki AB ülkeleri meyve-sebze’de belli bir ihracat kotası koyuyorlar yeri geldi mi. Bizde de böyle bir şey olabilir pekala…

Tabi mandalina memlekette oldukça bol miktarda yetişiyor yer yer. Bir diğer ayrı konu ise mandalina kadar bol yetişmeyen sebze-meyveler hakkında…

Yaz aylarında bile aynı sorunla karşı karşıya kalıyoruz yöre halkı olarak. Sebze- Meyveler el yakıyor ücret olarak. Oysa ki topraklarımız verimli, azıcık çabalayabilsek hem insanlarımız rahat edecek, hem de firmalarımız. Örneğin bir Fasulyeyi diğer Karadeniz illerinden getireceğimize kendi il, ilçemizden temin edebilsek…

Bu sene köylü pazarında şahit oldum pazarcı ile köylü arasında geçen bir konuşmaya. Köylü kendi fasulyesini köylü pazarında satmak için çarşıya gitti önce. Ürünlerini satıp parasını cebine koyduktan sonra yetiştiremediklerini almak için pazara gitti. Pazardan alacaklarını alırken pazarcı “Fasulye’de istemez misin abla” diye sordu. Bayanın cevabı, “ben az önce sattım kendi tarlamdakileri, lazım değil sağol” oldu. Pazarcı bunun üzerine “Ee abla, fasulyeni her hafta bana getir ben alayım, nakliye parası , taşıma işinden kurtulalım” dedi. Bayan’da ben kendi satacağım kadar yetiştirebiliyorum, daha fazlasını getiremem” oldu. Pazarcı yine “olsun sen bana getir ben alırım” oldu.

Buradaki ince mesaj aslında yöre halkı olarak verimli topraklarımızı yeterince işleyememenin verdiği sonuçlar olsa gerek. Belki toprak büyüklüğü yeterli değil, belki de köy işleri engelliyor toprak işlemeyi. Belki de köyde kalan nüfuslar yeterli gelmiyor bu üretkenliğe. Kim bilir…

Bir önceki yazımız olan Farkında Mıyız? başlıklı makalemizde Farkında Mıyız?, Köşe Yazısı ve makale hakkında bilgiler verilmektedir.