Oğuzhan Kılıçarslan Makaleleri

Toplumsal Sorunlarımız: Gençlik Nereye Gidiyor?

Toplumsal sorunlar ülkemizde bir hayli olarak çoğalmakta.Ülkemizde şu an itibari ile en çok göze çarpan toplumsal bozuklukta gençler üzerinde oluşmaktadır.

Günümüz gençleri yavaş yavaş eski gelenekleri ve görenekleri unutmaktadır.Örneğin bir el öpme adetimiz var.Bunu şu an özellikle İstanbul yöresinde uygulayan yüzde kaçtır bunu çok merak ediyorum.Çevremde edindiğim izlenimi aktaracak olursam bunu uygulayan genç nesil sadece %30 civarında.%70’lik kısım ise bu adeti uygulamıyor. Büyüğüyle tokalaşıyor,karşısında bacak bacak üstüne atıyor,sigarasını rahat rahat içiyor.Eskileri düşünüyorum da aile eğitiminin önemi burada gerçekten ön plana çıkıyor. Ağaç yaş iken eğilir misali çocukluğunda belli başlı gelenek ve görenekler aşılanmış olan çocuklar o gelenek ve görenekleri devam ettiriyor.Fakat aile eğitimini tam olarak alamamış olan çocuklar ise günümüzün sosyete adı altında görünen kısmının bir bölümünü işgal ediyor.Gençliğe şöyle bir göz atacak olursak,özellikle İstanbul’da yaşayanlar bunu bilir ve her gün görür.

Gençliğimiz tamamen özenti içine girmiştir.Özellikle bayan gençlik oldukça büyük bir bozulma yaşamaktadır.Serbest bir toplumda yaşadığımız gerçektir fakat öyle bir giyinme stilini ben asla kabul etmiyorum.Durduk yerde erkekleri günaha sokacak şekilde giyinme stilini tanımıyorum.Çünkü o bir giyinmeden ziyade çıplak dolaşmaya dönmüş bulunmaktadır.Çıplaklık tamamen giysisiz olmak demek değildir tek başına.Üstüne kolsuz göğsü açık daracık bir t-şört giyersen,altına beyaz transparan her tarafını ortaya koyan bir pantolon veya yine dapdaracık bir kot pantolon,derin bir yırtmaç içeren etek giyimi bende yine bir çıplaklıktır.

Gençliğimizin bozulmaları bununla da sınırlı kalmamaktadır.Eskiye göre gerçekten bir vurdumduymazlık vardır.Büyüklerin sözünü eskiden iki ettirmeyen nesil,bu günlerde bildiğini okuma havalarında devam etmektedir.

Gençlik Üniversite adı altında okuduğu dönem içinde uyuşturucu,içki ve fuhuş tuzaklarının tam içine düşüyor.Burada gençlik nasıl olsa tek başımayım,karışanım edenim yok diye bir görüş belirliyor ve her şeyi istediği şekilde gerçekleştiriyor.Dünyaya bir daha mı geleceğiz diyor ve arkadaş ortamına takılırken hayatıyla oynayamaya başlıyor.Bende üniversite okudum ve başka bir üniversite daha okuyorum.İnanın ilk okuduğum üniversitede neler neler gördüm bunları size anlatmaya dilim varmıyor.Ama birkaç kısa örnekler durumu size anlatmak boynumun borcudur.Üniversiteyi ailesinden uzakta okuyan gençlik özellikle içki ortamına çabuk düşüyor.Bunun haricinde düştüğü bir durum daha var ki gerçekten şu dönemlerde bu durum artık normal bir olaymış gibi karşılanmakta.Bu durum tahmin edeceğiniz üzere zinadır.Üniversite ortamında ev tutan erkekler evlerine sınıfından kız arkadaşlarını getirmekdir.Ayrı ev tutan bazı kızlarda kendi evlerine erkek arkadaşlarını getirmektedir.Ben bunun çok örneğini gördüm ve namuslu geçinipte yapmadığını bırakmayan pek çok kız-erkek üniversiteli tanıyorum.Benden size bir tavsiye,eğer bir anne bir baba iseniz çocuğunuzu kolay kolay ayrı bir eve çıkartmayın.Yurtlara verin.Eğer güvenininiz tam ise veya naparsa yapsın beni ilgilendirmiyor diyorsanız diyecek lafım yok.

Fakat ben bu “Üniversiteli” lafına takmış bulunmaktayım.Çünkü Üniversiteli lafını artık bazı kesimler öyle bir duruma getirdi ki,onlara göre Üniversiteli kavramı istediğin haltı ye sana kimse bir şey diyemez durumuna geldi.Üstte de değindiğim gibi Üniversitede okuyan bayanların ve erkeklerin bir çoğu ilişkiye giriyor.Belki bu yazıma şiddetle karşı çıkacaklar olacaktır.Sen geri görüşlüsün diyenler olacaktır.Onlara tek sözüm geri düşünen ben değil,sizlersiniz! Kızlarınızın,oğullarınızın zina yapması,uyuşturucu kullanması,içki içmesi eğer ilericilikse YAZIKLAR OLSUN SİZLERİN DEĞER ANLAYIŞINA!

Sevgili anne ve babalar!Burada en büyük görev sizlere düşmektedir.Çocuğunuzu küçüklüğünden beri yetiştirin.Maddi değerlerini verdiğiniz gibi manevi değerlerini de aşılayın.Sıkılıyor,sıkmayayım gibisinden asla düşünmeyin.O ağacın kart bir ağaç mı olacağı,yoksa eğilmiş yaş bir ağaç mı olacağını sizler belirleyeceksiniz.Bunun ödülünü de,cezasını da yaşlandığınız zaman alacaksınız.Evladınız ya sizi hala hasretle ziyaret eden,yalnız bırakmayan bir evlat olacaktır.Yada size evi dar eden veya evde bile bırakmayıp sizi Huzursuzlar evine terk eden bir evlat olacaktır.Tercih sizlerin.Türkiye’nin geleceği sizlerin elinde.Lütfen daha pırıl pırıl bir genç nesil için el ele verelim,bu ülkenin hem geleceğini kurtaralım,hem de karşılıklı sevgi ve dayanışma içerisinde daha ferah bir hayata kavuşalım…

Bir önceki yazımız olan Toplumsal Sorunlarımız - Duyarsızlık başlıklı makalemizde Köşe Yazısı, makale ve oğuzhan kılıçarslan hakkında bilgiler verilmektedir.