Oğuzhan Kılıçarslan Makaleleri

Hediyeli Kur-an Kursu Polemiği

Geçtiğimiz günlerde Samsun’da bir imam camiye ilgi çekmek ve çocuklara kuran öğretmek için hediye vermesiyle gündeme gelmişti. Bisiklet,cep telefonu gibi hediyelerden oluşan “Hediyeli Kur-an Kursu” basında kötü lanse edilerek bir anda kötü duruma düştü.Bir tv kanalında cami imamıyla, Ayşe Öztürk’ün konuşmalarına şahit oldum.Cami imamı bu işi yapmaktan onur duyduğunu belirterek, “çocuklarımıza bu şekilde kur-an’ı kerim’i sevdirmek bizlere sevinç veriyor” dedi.Ayşe Öztürk’te bu işi promosyon olarak nitelendirdi ve hediye karşılığında verilen kur-an eğitiminin doğru olmadığını savundu.Haber programının sunucusu Gülgün Feyman ise imama asık suratla soru sorarken, Ayşe Öztürk’e güleryüzle yaklaştı. Haberin devamından sonra Ayşe Öztürk bu olayı misyonerlik faaliyetine benzeterek, çocukların kursa gerçekten kur-an öğrenmek için gitmesi gerektiğini, bu yönde çalışma yapılması gerektiğini ve eğitimin Türkçe verilmesinin gerekliliğini savundu.Cami imamı ise bu işin gönül işi olduğunu, hediyelerin promosyon için olmadığını, camiye gelen gençlere bu hevesleri karşısında içten gelen bir hevesle hediye verildiğini söyledi.

Bu konu hakkında yazmak gerekirse Cami imamını haklı buluyorum.Ayşe hanım’da haklı bir yerde ama.Bu olayı promosyon ve misyonerlik faaliyetine benzetmesini talihsizlik olarak nitelendiriyorum.Çünkü ülkemizde yabancılar misyonerlik faaliyetiyle her yerde cirit atarken, Müslüman ana-babaların çocukları hristiyan,Musevi,Yahudi olma yolunda ilerlerken, sokakta misyonerlik grubu çalışanları yolda gördükleri gençlere 100 dolar verirken, Müslüman öğrencilerimize burs verip onları kendi dinlerine çekmeye çalışırken , bizim yani Müslümanların eli armut mu toplasın? Bu kişilerin yaptıkları gündeme hiç düşmüyor da, iyi niyetli bir imamımızın yaptığı bu güzel olay neden bu kadar gündeme düşürülüp kötü lanse edilmeye çalışılıyor? Nüfusun büyük çoğunluğunun Müslüman insanların oluşturduğu bir toplumda sanki başka dinden bir ülkede yaşıyormuşuz gibi neden gündem yaratılarak ülke üstündeki gizli güçler ortalığa çıkıyor? Bir gönül yoldaşı imamızın verdiği ufak tefek hediyeler misyonerlik,promosyon olarak nitelendirilirken , verilen 100 dolarların,öğrenci burslarının ve bunun gibi faaliyetlerin adı bu ülkede gündem altında tutuluyor. Hangi ülkede ve nasıl bir din yapısında olduğumuzu bazen vatandaşlar olarak hepimiz şaşırıyoruz. Örneğin, bu ülkede yaşanan bir türban sorunu olarak başka dinden olan yabancı ülkelerde türbanla derslere girmek serbest tutuluyor. Çünkü insana saygı var bu ülkelerde. Kişilerin özgürlük hakları var. İnanca saygı var. Ama bizim ülkemizde laik ve demokratik yapıdan söz edilirken bu şekildeki sorunların ortaya çıkması gerçekten bizim sorunumuz mu yoksa ülkemizin üstündeki gizli güçlerin, gizli mertebe sahibi kişilerin verdikleri gizli emirlerin sonucu mu?

Sonuç olarak bu ülkede dönen çoğu olayların olmasının temel nedeni Türkiye’nin tüm Dünyanın gözlerini diktiği bir coğrafi konuma sahip olmasından kaynaklanıyor. O yüzden ülkemizdeki dengeler her gün yeniden kuruluyor. Her gün yeni gizli emirler çıkıyor. Bu imamımızın yaptığını takdir ediyor ve misyonerlerin yaptığı işe bir Müslüman olarak “hediye” yöntemiyle karşı verdiği için, Müslüman “armut topluyor” dedirtmediği için teşekkürlerimi sunuyorum. ALLAH böyle duyarlı insanlarımızı çoğaltır inşallah.

Bir önceki yazımız olan Toplumsal Sorunlarımız: Gençlik Nereye Gidiyor? başlıklı makalemizde Köşe Yazısı, makale ve oğuzhan kılıçarslan hakkında bilgiler verilmektedir.