Oğuzhan Kılıçarslan Makaleleri

Dernekçilik Dosyası

DERNEKÇİLİĞİ ANLAMAK!

 

Yöremizin en önemli konularından birisidir dernekçilik. Ama bizler bunun kıymetini bilemeyiz. Dernekçiliğin önemini anlayamayız. Sosyal içerikli etkinliklere yeterli ilgiyi göstermez, birde bu yetmezmiş gibi üstüne de emek verenleri görmemezden gelerek başlarız yine her şeyi biz bilmeye! Eleştirmek ve istemekten başka bir şey yaptığımız yok aslında… Sürekli elimizde bir sopa kime vursak diye bakarız. İşin her zaman en kolayına kaçar, hiçbir şey yapmaz, yardım isteklerine cevap vermez, fakat birileri çıkıp bir şeyleri başarmak için çalışmaya başladığımızda maşayı yine alırız elimize ve başlarız kovalamaya! Buna ne hakkımız varsa!

Yöremizde derneklerimiz çok yoğun bir şekilde çoğalmakta. En ufak fikir ayrılıklarında yeni bir dernek kurulma yoluna gidilirken ortak bir nokta bulmak fikrinden yoksun kalırız. Oysa ki unutmamamız gereken en önemli kuralın birlik olunması gerektiğini hepimiz biliriz. Ama fikir ayrılıklarına dayanamayız, karşıt görüşlerle aynı çatı altında duramayız. Çünkü birbirimize hoş görümüz kalmamış, görüşlere saygı duymayı bilememişiz…

Bu şekilde başlayan ayrılıklarda dernekçiliği içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir. Ufak kitleler halinde dağınık yaşayan topluluklara dönen dernekçilik, tek çatı altında farklı görüşleri toplamayı başaramamaktadır. Bunun birinci sebebi yukarıda belirttiğim gibi zıt görüşe hoşgörüsüz oluşumuzdan, özgürlüğümüze aşırı düşkün olduğumuzdan…

Oysa başta hepimizin tek amacı yöremizin kalkınması, insanları bir arada tutmak, yoksulları kollamak, kalkındırmak değil miydi? Evet öyleydi… Fakat bölünen topluluklar kendi derneğini ayakta tutma savaşına başlarken, yöre adına olumlu adım atmayı unuttular. Kaybeden kim mi oldu peki? Ya köylerimiz kaybetti, ya mahallelerimiz, ya ilçelerimiz, ya da illerimiz…

Peki bizler bu kısıt döngü içerisinde bu şekilde dönmeye devam edersek Türkiye ne kazanacak? Senelerdir bu şekil de bölmediler mi zaten hepimizi?

Düşünüyorum da acaba farklı görüşteki insanlar tek bir derneği ortaklaşa kalkındırmayı bilse de hep beraber el ele vererek bir fakire topluca yardıma gitseler. Herkes bir yerinden tutsa işin. Bu şekilde çözülmez mi sizce aradaki kırgınlıklar? Çoğalmaz mı aradaki saygı ve sevgi bağları? Artmaz mı hoşgörü anlayışı?

Bizler dernekçilikte öncelikle bu yönetim anlayışını uygulamalıyız. Nasıl ki bir yönetim kurulu toplantısında farklı görüşteki insanlar bir araya gelip, oylama usulü bir karar alıyor ve alınan karara karşı görüştekilerde buna saygı duyuyor, işte bizlerde dernekçilik anlayışında bu şekle gelmeliyiz.

Yöremizde bunu başaran derneklerimiz yok değil. Onları teker teker tebrik ederim. Ayrılarak uzaklaşan, bırakın hizmet ettiği topluluğa bir şey kazandırmayı ters etkiyle zararlara neden olan derneklerimizin de bu derneklerden ders almasını tavsiye ederim…

 

 

 

 

DERNEKÇİLİĞİ DESTEKLEMEK!

 

Yönetim sorunlarımızdan kısaca bahsettikten sonra gelelim düzgün yönetim yapısı altında toplanamayan üyelere.

Bu konuda üyelerimize de biraz yükleneceğim. Gerçekten destek olanlar ve dernekçiliği anlayarak hizmet edilen topluma emek veren herkes istisnaların içinde olacaktır.

Özellikle köy derneklerinde aylık 5 YTL toplanan aylıklarda çok büyük sorunlar yaşanmaktadır. Dernek üyelerimiz kısır döngüler içinde bin bir sorun sürer öne. Özellikle yöneticiliği bilmeyen üyeler bu konuda sanki çok bilgililermiş , yöneticilik yapmışlar gibi yine en çok bilen konumuna gelerek asıp kesmeye bayılırlar. Dernek yönetimini eleştirirler ama aidat vermezler. Dernekte aidat verip oturmaya yer bulamayanlar, aidat vermeyip en çok bilenlerle sürtüşürler. Sonuçta bu olaylar dernek yönetimini bazı sert kurallar almaya doğru iter.

Zaten kanunlar gereğince derneklere aidat vermeyen ve üye olmayanların misafir kartı takmadan lokale girmeleri yasak. Bu yasağı çiğneyenler huzursuzluk yaratmakta ve derneği amacından uzaklaştırarak farklı sorunlarla uğraşmak durumunda bırakmaktadır.

Veremeyecek durumu olanlar istisna, yine kısır döngü içinde kalan veya dernekçilik sorumluluğu bilincine ulaşamamış üyeler derneğin tek gelir kapısı olan aidatlarda sorun yaratmaktadır. Oysa ki şunun bilinmesi gerekir ki, alınan gelirler yine onlara dönmektedir. Bu bir köy derneği ise ve aidatlar toplanamıyorsa köyden her ay aidat tutarı kadar gelir çalınmaktadır. Zaten köyünün kalkınmasını istemeyen kişiler derneğe üye olmayacak ve desteklemeyeceklerdir. Ama laf olsun torba dolsun niyetiyle derneğe gidenler de artık bu sorumsuzluğu bırakıp ya icraata geçmelidir, ya da derneğe sorun olmaktan vazgeçip iyi şeyler için çalışanları rahat bırakmalıdır.

Bu konuda üye olup aidat verip dernek yönetiminde hata bulan ve eleştiren üyeler de elbet olacaktır. Bu zaten olması gereken bir durumdur ki bir yerde bir yanlış varsa (herkesin yanlışı da farklı olabilir) bunu tartışmaya açıp ortak bir noktada buluşmak sorunları çözmek en iyi yol olacaktır.

Dernekçilik konusunda herkesin yumuşak davranması, sıcakkanlı olması ortamı rahat tutacak ve aradaki bağları kuvvetlendirerek projelerde daha etkin çözümler alınmasına imkan sağlayacaktır. Asarım, keserim şeklinde yaklaşımlar, sert tutumlar derneğe asla bir şey kazandırmayacak sorunları peş peşe getirmekten başka bir şey yapmayacaktır.

Üyelerimizin derneklerimize sahip çıkmaları, sorun varsa bu sorunları dile getirerek çözmeleri gerekmektedir. Bu sorunları asla kendi aralarında dedikodu ile yapıp nifak çıkarmamalı, çekinmeden birebir dernek yönetimiyle veya herkesin katıldığı bir toplantıda yüz yüze dile getirmelidir.

Ayrıca bazı kurallardan hoşnut olmayan ve her şeyi bilir geçinip başkalarının görüşlerine kapalı olan insanlara da şiddetle genel kurulda yönetime aday olmayı tavsiye ederim. Çünkü bu tip insanlara asla bir şey anlatamazsınız, yaşamaları lazım ki işin arka planını kavrasınlar ve nedenleri, sorunları çözmek adına anlama kabiliyetlerini geliştirsinler.

 

 

 

DERNEKLERİ YÖNETMEK!

 

Bu konularda işin ön kısmı ile arka kısmı asla bir değildir. Yönetimin işi gerçekten zordur. Özelikle bu derneklerde yönetici insanlar asla bir karşılık beklemezler, parası yetişmeyen konularda sponsor olmak zorunda kalırlar. Ayrıca verecekleri emeklerde cabası olmaktadır. İşin finalinde ise eleştirilmek ve hatta hakarete uğramakta vardır. Bu da yönetici arkadaşları oldukça yıpratacak ve istifa etmeye kadar sürükleyecektir.

Onlar şu konuda şikayet edeceklerdir; “Derneğe emeğimi verdim, yetmedi cebimden para verdim fakat yine en çok eleştirilen ben oldum.” Bu konuda onlara hak vermemek elde değildir. Maddi ve manevi olarak çalışıp yıpranan bu insanlar bu görevi bir hobi olarak görmekteler ve içlerindeki memleket sevdasının ve kalkındırma bilincinin fazla olmasından dolayı diğer yönetilen üyelerden ayrılıp yönetici sıfatına geçerler. Sonucunda da yıpranma payları maalesef çok yüksek olmaktadır. Yöneticilik yapan kişilerin bunlara karşı dik durabilecek yapıda olmaları, bazı şeyleri duymamalı, yapıcı eleştirilere açık olmaları, bildiğimi okurum havasında olmamaları gerekmektedir.

Gerçekten gönül ile bu işi yapanlar olduğu gibi demin saydığım her şeyi çok bilen fakat icraata gelince sıfır olan kişilerde bu göreve cesaret ederek dernek başkanları olmuşlardır. Bu yöneticiler , dernek yönetmekten uzak işin havasında, süksesindedir. İnsanlara toplumsal bilinci aşılamak, etkinlikler ile halkı toparlamak yerine nasıl rütbe alırım, çevremi genişletirim, cebimi doldururum, havamı basarımın hesapları içerisindedir. Buna da gerçekten bilinçli insanların müdahale etmesi ve göreve bu kişileri getirmemeleri gerekmektedir.

Dernek yönetmek gerçekten ciddi bir sorumluluk, kuvvetli bir cüzdan, geniş bir vakit ve yüksek bir yıpranmama payı istemektedir.

Özellikle dernekten gelen eleştirilen karşısında doğruları bulup doğrularının içerisine katmak ve bunu faaliyete geçirmek her insanın yapamayacağı bir uygulamadır. Katı düşünce yapısında olmamak , önerilere açık olarak gelecek önerileri yorumlayarak içindeki doğruları almak ciddi bir anlayış gerektirir.

Özellikle üyelerden gelen yoğun baskılar karşısında başkan ve yönetim yapısı da ikiye ayrılmış bulunmaktadır. Birinci başkan yapısı ılımlı, ikinci başkan yapısı katı kuralcıdır.

Ilımlı başkanlar, gelen gelirlerle idare etmenin eksik kalanlarının kendileri tarafından karşılanacağının tek isteklerinin amcasının emmisinin dayısının ortak bir yerde durması birliğin asla bozulmamasıdır. Bu tür yöneticiler birliği sağlarlar, herkesle iyi geçinirler, çevreleri geniştir ve insanlar tarafından iyi olarak anılırlar. Ayrıca etkinlikler konusunda da pasif kalabilmekte fakat yapısına göre destekçilik ile aktif hale de gelebilmektedirler. İnsanlar tarafından sevilir, kötülenmez fakat yönetim yapısında bu ılımlılığından dolayı verdiği tavizlerden dolayı eleştirilir.

Kuralcı başkanlar ise, katı kural koymasından dolayı bazılarıyla kötü olmayı göze almıştır. Yine emek vererek derneğin yürümesi için emek ve zamanını ortaya koymakta fakat bu emeğin yüzde 1’ini veremeyen insanları da bu ortamdan uzaklaştırmaktadır. Çevreleri bu kuralcılığı sevenler çerçevesinde geniştir, yaptıklarıyla anılırlar, düzgün yönetim yapısını ve ciddiyeti sevenlerce desteklenir. Genelde yöneticilik yapmış insanlardır, firma olarak tanıdıkları çoktur. Üyeler tarafından desteklenirse icraat olarak aktiftirler ve toplum tarafından alkışlanırlar.

 

 

 

 

DERNEKLERİN SORUMLULUKLARI

 

Yöremizde derneklerimiz özellikle sosyal aktiviteler yönünden ön plana çıkmaktadırlar. Diğer yörelere göre yapılan kahvaltılar, tanışma toplantıları, geziler, piknikler, akşam yemekli eğlenceleri konusunda son derece faal olan derneklerimiz bu tür etkinlikleri hem birliği oluşturmak hem de derneğe bir gelir kapısı oluşturmak adına gerçekleştirmektedirler.

Yöremizde özellikle yapısal icraat konusunda eleştirilen derneklerimize çağrı yapan insanlarımız, köylerine, ilçelerine kalıcı bir şeyler gitmesi konusunda uyarı yapmaktadır. Dernekler içinden ise bunu ufak ufakta olsa yapan derneklerimiz bulunmaktadır. Fakat eğlence yerine, köye bir şeyler yapılsın diye gelen eleştirilere derneklerimizin verdiği cevapta onlara da hak vermemek elde değildir. Derneklerimizin bu eleştirilere karşılık yaptığı açıklamalarda, bu etkinliklerden derneğe gelir sağlandığını ve giderlerin karşılanmasına kaynak oluştuğu belirtilmiştir. Geliri olmayan dernekler elbette köylerine, ilçelerine kalıcı bir şey gönderememektedir. Önceliği kendini kurtarmak ayakta durabilmeye veren dernekler bu sosyal aktiviteler ile tek taşla iki kuş vurmuş olmaktadır. Bu etkinlikler ile (katılımın iyi sağlandığı etkinliklerde) kısmen yi sayılabilecek meblağlara ulaşan derneklerimizin bazıları da bu gelirleri köylerine, ilçelerine yansıtmayı başarmıştır. Önce gelir gelsin , bu gelirlerle memlekete hizmet elbette yapılacaktır diyen derneklerimize bu konuda hak vermek gerekir.

Ayrıca derneğin sadece lokal giderine gitmemesi adına katkıda bulunmayan kişileri de göz önüne aldığımızda bunların bir kısmı yapılacak kalıcı bir etkinlik olduğunda katılımcı olacaklarını bildirmişlerdir. Bu anlamda köye veya ilçemize yapılacak kalıcı bir etkinlikte bir kampanya başlatılarak , sosyal aktivitelerden gelir beklemek ve aidat peşine düşmek yerine bu kalıcı etkinlikler için bir gelir kapısı oluşturulmuş olacaktır. Bu bağlamda derneklerimizin bu tür kampanyalar gerçekleştirmesi , kapalı kapıları açması, sadece tek bir yere saplanıp kalmayıp farklı pencerelerden bakabilmeyi başarmalıdır.

Derneklerin bu konuda sorumlulukları sosyal aktiviteler, birlik ve beraberliği sağlamak ve köyleri yada ilçelerine kalıcı hizmetlerde bulundurmalarıdır.

Yine derneklerimizin bildirdiklerine göre ilçemize, köyümüze kalıcı hizmetlerin yapılmasındaki yetkili mercilerin Kaymakamlık, Belediye ve Valilik olduğu belirtilmektedir. Derneklerin amaçlarının kültür,dayanışma ve kalkındırma olduğu fakat yöremizde bunun daha farklı noktalara gelerek iş bitiren kurumlar gibi görüldüğü belirtilmektedir.

 

 

 

 

 

DERNEKLER NASIL KALKINIR?

 

Derneklerimizin özellikle bu konuda çok titiz çalışmalar yapmaları gerekmektedir. Üyelerle haberleşme konusunu çok sıkı tutmalı bu konuda asla bir açık vermemelidir. Haberleşme konusunu ya bir köy, dernek veya ilçe internet sitesi aracılığıyla veya yine internetten toplu sms satın alarak her üyenin cep telefonuna haber göndermesi aradaki sıkı bağların oluşmasına çok büyük katkı sağlayacaktır.

 

İkinci bir husus olarak dernekçiliği en çok destekleyenler gençler olacaktır. Gençlik kollarını oluşturmalı , erkekleri kendi aralarında halı saha maçlarıyla kaynaştırmalı, bayanları da bir bayanlar günü etkinliğiyle bir araya getirip tanışmalarına olanak sağlamalıdır. Kurulacak bir Gençlik Kolları ve Bayanlar Kolları desteklenmeli ve onlara belirli görevler verilerek sorumluluklar paylaşılmalı daha sistemli bir şekilde kalkınmak adına çalışılmalıdır.

 

Bu konuda hep ikinci planda kalan bayanlarımız aslında daha aktif olarak çalışabilecektir. Birbirleri ile daha sık haberleşen bayanlar dernek aktiviteleri konusunda ayrı bir haberleşme kanalı olarak çalışabilmektedir. Özellikle ayda bir defa dernek lokalinin bayanlara ayrılıp, burada bayanların kendi arasında pasta, börek, çay eşliğinde biraz da müzik ile rahatlayarak tanışmalarını arttıracak ve haberleşme ile birlik olayını daha geniş çerçeveye yayacaktır.

 

Ayrıca köy veya ilçe içinden kültüre yönelik ilgisi yoğun insanların ayrı bir listede toplanarak yapılacak etkinliklerde görev almaları sağlanmalı , dernek olarak bir yere katılınacağı zaman mutlaka bu kişilerin bu toplulukta yer almaları sağlanmalıdır.

 

Aidatların toplanması konusunda üyeleri yormayacak belli kuralların konulması ve sistemli çalışılması gerekmektedir. Aylıkları 1 seneyi 3 ‘e bölerek 4 ayda bir toplamak, bu toplanma için belli tarih aralıkları koymak ve bu tarihlerde getirmeyen üyelere ulaşarak durum bilgisi vermek, inadını sürdürenlerin asli kurallar çerçevesinde üyelikten çıkarılarak işin ciddiyetini gözler önüne sermek olumlu sonuçları getirecektir.

 

Ayrıca diğer yörelerde uygulanan dernekçiliği anlayamayan fakat sistemi oturtup yürüyen dernekleri göz önüne aldığımızda, düğün gibi davetiye durumlarında bunların dernek kanalıyla dağıtılması ve üye olmayanların davetiyelerin dağıtılmasına izin verilmemesi , hatta düğünlerine gidilmemesi etkin bir yaptırım olacaktır.

 

Bir diğer husus güvensizlik olarak asla görülmemesi gereken üyelik aidatları için senetler hazırlanması ve senetlerle belli bir yaptırım uygulanmasıdır.

 

Bu saydığım kurallar sadece dernekçiliği anlamamakta ısrar ederek, katı kurala bürünmüş ve hiçbir somut atamamış derneklerimiz içindir. Sonuçta asla kaybedecek bir şeyleri olmayacaktır. Derneklerinin kapanmasından veya hiçbir görev görmemesinden daha iyi sonuçlar getireceği uygulandıkça görülecek ve ortaya çıkacaktır.

 

Ayrıca dernekçiliği anlatmak ve üyelere neden-sonuç ilişkisini belgeler örneklerle sunmak, destek gelince neler yapılabildiğini reklamlar ve afişlerle göstermek boş konuşmaları durduracak insanları düşünmeye yöneltecektir.

 

Dernekler yaptığı etkinliklerde mutlaka reklam yapmalıdır. Yapılan kalıcı bir etkinliğe mutlaka bir tabela konulmalı derneğin buna katkısının olduğu ve tarihi gözler önüne serilerek , üyelerde olumlu görüşlerin oluşması sağlanmalıdır. Yani üyeler verdiklerinin boşa gitmediğini görerek, yeni kalıcı etkinliklerin yapılması için derneklerini desteklemeye yöneltilecektir. Bu da derneklerin sisteminin düzenli işleyişini devam ettirecektir.

 

Bir önceki yazımız olan Görele Kemençe ve Horan Festivali İçin Öneriler başlıklı makalemizde Görele Kemençe ve Horan Festivali İçin Öneriler, Köşe Yazısı ve makale hakkında bilgiler verilmektedir.