Oğuzhan Kılıçarslan Makaleleri

Türkiye’de Başörtüsü Düşmanlığı Mı?

Şehitlerin kanıyla sulanan bu güzide ülke bizlere 600 yıllık dev imparatorluk Osmanlı’dan miras kaldı. Osmanlı devleti kilise yakmaz, açıklara sataşmaz, her gittiği yere adalet,barış,huzur getirmiştir. Fethettikleri ülkedeki halklar başlarda korkuyorlardır belkide “Eyvah,Osmanlı geldi. Bizi yakıp kesecekler” diye, ama zaman geçtikçe herkes “İyi ki de Osmanlı fethetti bizim ülkeyi” diyebilecek yere geldi. Çünkü Osmanlı devleti herkesin hakkına saygılı, din özgürlüğü tanıyan, merhametli ve özgürlükçü bir imparatorluktu.

Şimdi gelelim bu dev imparatorluktan arda kalan, onun değerlerinin mirasçısı olan Türkiye’ye. Bu ülke Osmanlının kalıntıları üzerine kurulmuş bir ülke. Osmanlı’da her dinin mensubu istediği gibi giyinir istediği gibi yaşardı. Herkes birbirine saygılıydı. Gayri müslimler ramazanda açıktan yemezlerdi. Çanlar açıkça serbestçe çalınırdı. Yahudiler kendi milli giysilerini giyer, hristiyanlarda yine aynı kendi giysilerini giyerlerdi. Ne yazık ki bugün bunu Avrupa’daki pek çok ülkede görmekteyiz. Bizim sahip olduğumuz mirası maalesef Avrupalılar sahiplenmiştir.

Şimdi bakıyorsunuz adına Müslüman ülke sıfatı vurulmayan özgürlükçü olarak tanımlanan Türkiye’ye. İki olay yaşandı bugünlerde. Birisi başı kapalı olarak davaya giren 2 avukata hemen suç duyurusu yapıldı ve kınama cezası verildi. İkincisi ise Meclis Başkanı Bülent Arınç’a, CHP Milletvekili Canan Arıtman dedi ki; “Bu ülkeyi temsil edemeyecek, hatta küçük düşürecek şekilde bazı siyasi eşleri yurtdışlarında burayı temsil etmeye çalışıyor. Bu kıyafetler bu ülkeyi küçük düşürmektedir”

Gel de gülme bu işe. Çok çok özür diliyorum tüm okuyuculardan fakat yazmadan geçemeyeceğim. Demek ki siyasi eşleri mini eteklerle veya süslü makyajları ile gezselerdi bu ülkeyi temsil edebileceklerdi yani. Avukatlarda açık girse mahkemeye demekki sorun olmayacaktı. İşlerine geldiği zaman Özgürlükçü, Laikçi, Atatürkçü davranan kişiler demek ki bu ülkenin tek tip elbise giyerek ileri geleceğini düşünüyor. ALLAH’ınızı severseniz sizler kimlere hizmet ediyorsunuz? Afganistan’da ve İran’da hiçbir kimse tek tip kıyafete zorlanmıyorken, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan bu ülkede neden Müslümanlığın gerektirdiği şekilde yaşanmasına karışılıyor. Etek boylarına, askılıların çok derin olmasına hiçbir ALLAH’ın kulu karışmazken, dinini yaşamaya çalışarak başını kapatan insanlara nedir bu işkence, nedir bu zulüm? Başını kapayınca insanların beyni mi duruyor?

Saçma sapan sözler diyorlar, neymiş efendim bu ülke bunlar yüzünden ileri gidemiyormuş. Başına baş örtüsü kapatanın beyni duruyor ya!!! Hangi akla hizmet eden bir düşünce. Kardeşim bu ülke uzaya füze gönderdi de, başörtüsü takanların başındaki örtüye mi takıldı? Sanki başı kapalılar devleti bölmeye çalışacakmış gibi konuşuyorlar, başı açık olan bir insan devleti bölmeye çalışamaz mı? Nedir bu çekememezlik? Nedir bu din düşmanlığı? Gevur gevur dediğiniz Avrupa ülkesi bizim dinimizin gereklerini yaparak İnsan Haklarına saygı gösteriyor ve din özgürlüğü, kıyafet özgürlüğü veriyor. Kapalı öğrenci devlet kurumuna da giriyor, başı kapalı şekilde derse de giriyor.

Başkalarının haklarına saygı istiyorlar bu özgürlükçü laikçi geçinen kişiler. Sizler başörtüsü takanlara saygı göstermezken, nasıl kendinize saygı beklersiniz? Türkiye’deki tüm bayanlar açıldı, türban, başörtüsü takan yok, çarşaf giyen yok, sakalllı yok, namaz kılan yok, kısaca herkes din gömleğini çıkardı; ne olacak? Dünyanın süper gücü mü olacağız? Bırakın bunları Allah aşkına insanlar özgürce yaşasın. Saygılı ve hoşgörülü, ancak böyle ilerleyebiliriz.

Nedense birileri devamlı rahatsız oluyor, inançlı insanlardan. Bir maça çıkarken hakemimiz dua ediyor, hemen arkasından manşetler; dua eden hakem bazı kesimleri rahatsız etti!!! Tanınmış bir insan namaz kılsa yobaz damgası yiyor. Ya Allah aşkına nerede yaşıyoruz? Tamam Türkiye’nin tamamı müslüman olmayabilir, ama kabul etmeselerde o bazı kesimler, bizim kimliğimiz bu. Ne kadar yırtsanız da ortalığı tüm dünya da Türkiye laik, demokratik ve en önemlisi de müslüman bir ülke olarak biliniyor.

Medyamızda; Açık giyinenlere, mankenden harika frikik derken, kuran kursunda öğrencilerine hediye veren bir imama; papazların veya masonların Müslümanların dinini değiştirmek için burslarını, yardımlarını görmezden gelerek, iyi niyetle hediye veren imama “Suç işledi, teşvik primi bu” deniyor.

Başbakan camide namaz kılar, manşetlerde “Başbakan namaz kıldı”. Bizler hangi kurumlara güvenebileceğimizi çözemediğimiz sürece her gün tv karşısında işte böyle yıkamak isterler beyinlerimizi, sonra da böyle ülke içinde ayrılıkçılık çıkarırlar.

Bu ülke madem Laik, Sadece Başörtüsü takmayınca mı laik olunuyor. Laiklik terimi hangi durumlara geldi işte. Böyle sıkışınca bu ülke laik deyip laikliğin anlamını bilmeyen insanlar, bu kelimenin arkasına saklanıyorlar.

(Laik olma durumu; Devlet ile din işlerinin ayrılığı, devletin, din ve vicdan özgürlüğünün gerçekleşmesi bakımından yansız olması.)

Bu ülke eğer Atatürkçü ise, Atatürk gibi dini anlayabilmelidir. O zaman açılan açılsın kapanan kapansın. Açılana sen niye bu kadar açık giyiniyorsun demiyorsa kimse, kapalıya da sen niye kapanıyorsun demesin.

Bu ülke madem demokratik, çağdaş, özgürlükçü bırakın insanlar istediğini giysin, inançlarını özgürce yaşasın. İster açılsın, ister kapansın. En güzel din bizde fakat yaşayan nerede? Din bizim ama yaşayanlar Avrupalılar. Bizim yapmamız gereken dini emirleri, insana saygıyı onlar yapıyor. Bizler hala nelerle uğraşmaya devam edelim.

Daha özgürlükçü, kimsenin kıyafetine karışılmayan, sürekli ileri yürüyen bir Türkiye temennisiyle, sevgiyle kalın.

Bir önceki yazımız olan Türk Öğün, Ama Çalışma! başlıklı makalemizde Ama Çalışma!, Köşe Yazısı ve makale hakkında bilgiler verilmektedir.